“Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.
Işık, ışık dalga, dalga bayrağım
Senin destanını okudum senin destanını yazacağım…”
Ünlü bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın bu dörtlüklerle başlayan şiirini hepimiz ilkokuldan beri bilir, ezbere söyleriz.
Bayrak devletlerin ve milletlerin ayırt edici simgesi, bağımsızlıklarının sembolüdür. Bizim için tam da yukarıdaki mısralarda anlatıldığı gibi kutsaldır.
Türk milleti tarih sahnesine çıktığı andan itibaren, gerek boylarını gerek kabilelerini ve gerekse kurdukları devletleri göndere çektikleri bir bayrakla ilan etmişlerdir.
Bayrak, kurulan devletlerin vazgeçilmez sembolüdür.
Milletimiz tarih boyunca 16 sı imparatorluk olmak üzere yüzlerce devlet kurmuştur.
Yaşayan Türk Halkları ve Tarihleri konulu kitabımı yazarken, milletimizin kurduğu devletlerin sayısını 130 cıvarında tesbit etmiştim. Kırgızların tarihini yazarken Orta Asya’da kurduğumuz irili ufaklı 20 civarında devletin varlığını gördüm.
KKTC ilan edildiği zaman hem Uluslararası Hukukun, hem de Türk Devlet geleneğinin gereği olarak bugünkü kullandığımız bayrak ortaya çıktı.
KKTC’ye “Bölücü bir hareket olarak” olarak bakanların bu devletin sembolü olan bayrağa da sempati duymasını beklemiyoruz elbette.
Gerek içimizdeki Rum sempatizanlarının ve gerekse ülkemize gelen yabancıların bu devlete ve bu devletin alameti olan bayrağımıza sempati duyup duymamaları ayrı bir mesele. Açıkçası beni fazla da ırgalamıyor. Ama bu Devletin Anayasası ve yasaları bu bayrağa herkesin saygı göstermesini yasal bir zorunluluk olarak öngörüyor.
Son zamanlarda Rumlar ile ilişiklerimiz, ortak etkinliklerimiz bir hayli artmış durumda. Aynı şekilde bazı yabancı heyet ve temsilcilerinin de bizim yetkililerimizi ziyaret ettikleri biliniyor.
Bu heyet ve kişilerin ilk şartı, bulundukları ortamlarda “KKTC ve Türkiye bayrağı olmaması” dır.
Ne yazık ki yetkililerimiz, bu talebi bir emir olarak telakki etmekte ve bu kişiler ve heyetleri bayraklarımızın olmadığı ortamlarda kabul etmektedirler.
Bu olay ahlaki açıdan ayıp, yasal açıdan suç ve siyasi açıdan KKTC’ye yapılmış bir ihanettir.
Sevgili Kartal Harman ve Levent Özadam, TMK’da yaşanan rezaleti ortaya koydular.
Malum kesim, bu arkadaşlara derhal tepki gösterip onları fazla hassas olmakla suçladı.
Bakın efendiler; Bizim için bayrak, yukarıdaki mısralarda anlatıldığı gibi kutsaldır. Belki bu kutsallığı başka ülkelerde mesela Amerika’da görmeyebilirsiniz…
Amerika’da 1989 yılında halkın büyük tepkilerine rağmen Yüksek mahkeme, 4’e karşı 5 oy ile aldığı kararda ülkede Amerikan bayrağı yakmayı serbest bırakmıştı.
Ama bayrağın bizim için ne kadar kutsal olduğunu, 1996’da Derinya’da bayrağı indirmeye çalışan bir Rum’un şahsında herkese göstermiştik.
Netice itibari ile Bayrağımızı sevmek zorunda değilsiniz ama ona saygılı olmak zorundasınız.