Kıbrıs Futbol Federasyonu Başkanı Kostas Koutsokoumnis, geçen hafta sonu yaptığı açıklamada Sertoğlu’nu nasıl bir tuzağa düşürdüğünü açıkça itiraf etti…
Bu itiraf, aynı zamanda beceriksiz, ehliyetsiz ve liyakatsiz adamların ellerine teslim edilen bir Davanın, bir Kurumun ve bir Halkın prestijinin bir çırpıda nasıl mahvedilebileceğini de bizlere göstermektedir.
Dedi ki KOP Başkanı;
“Bu anlaşma ile kötüyü engelledik.Yarının ne getireceğini bilemezsiniz.Sırbistan'da uyudular, Kosova'nın bir gün kendi yönetimleri altına gireceğini düşündüler Ama gün geldi UEFA Kosova'ya dostluk maçları için izin verdi. Benim görüşüme göre biz bu anlaşma ile Kıbrıs futbolunun çıkarlarını koruduk…”
Koutsokoumnis ayrıca, FİFA tarafından 2008'de ortaya konulan önerinin kendi tarafları için daha kötü olduğunu, çünkü FİFA'nın o dönemde kendilerine Kıbrıs Türk takımlarının şampiyonalarda yer alması çağrısında bulunduğunu söyledi…
Demek ki, Okutan ve Adal döneminde uygulanan baskıdan FİFA o kadar yılmıştı ki, Türk takımlarının şampiyonalarda yer alması için KOP’a baskı yapıyordu.
Ve yine demek ki, KOP’a teslim olmak yerine, Okutan ve Adal dönemindeki gibi kulis faaliyetlerine devam edilse idi çok daha başarılı bir netice alınabilirdi.
Bir başka yazıda Okutan ve Adal döneminde yapılan kulis çalışmalarını da sizlerle paylaşırız.
Peki neydi, 2008’de masaya konan ve Kıbrıs Türk tarafınca red edilen o öneriler.
Bir kaç maddeyi anlatmama müsaade buyurun.
2008’de FİFA tarafından masaya konan önerilerde; Kıbrıs Türk Futbolunun dış temaslarını 4’lü bir komite sağlayacaktı. Bu Komite Türk, Rum Temsilcileri ile UEFA ve FİFA temsilcilerinden oluşacaktı.
Güzel değil mi? En azından dış temaslarda Rumların insiyatifinden kurtulmuş olacaktık.
Sertoğlu’nun kabul ettiği ve imzaladığı anlaşmada ise; Kıbrıs Türk Futbolu, dış temaslarda tamamen KOP’un insiyatifine teslim olmuş oldu. Şimdi Rumlar isterse bize dış temas izni verecek, istemedikleri takdirde ise Ledra Palas’tan öteye geçme imkanı bulamayacağız...
2008 deki önerilerde UEFA ve FİFA, anlaşmaya “Taraf” olarak imza atacaktı. Şimdiki anlaşmada bu iki kurum “Taraf” olmuyor ve KOP ile KTFF arasındaki anlaşmaya sadece “Şahit” olarak imza atıyorlar.
2008’deki önerilerde bu anlaşmanın diğer Kurumlara emsal teşkil etmeyeceği ve Kıbrıs müzakerelerindeki nihai anlaşmaya kadar devam edeceği açıkça vurgulanıyordu.
Şimdiki anlaşmada, bu madde tamamen ortadan kaldırılmış oluyor.
Peki 2008 deki öneriler şimdikinden daha iyi idi ise, niye red edilmişti?
Çünkü; Cumhurbaşkanı Talat başta olmak üzere o zamanki Hükumet, bu anlaşmaya şidddetle karşı çıkmış ve bunların asla kabul edilemeyecek öneriler olduğunu söylemişlerdi.
Hatta Cumhurbaşkanı Talat; “Bu önerilerin dirhemini yiyen it, kudurur” diye beyanda bulunmuştu.
2008 de şimdikinden çok daha mükemmel bir anlaşmaya “hayır” diyen Türk tarafı nasıl oldu da “Evet” demek zorunda kaldı.
Gerçekten açıklanması gereken ve oldukça karanlık noktalar içeren bir soru bu
Ya Sayın Talat’a ne demeli?
Sayın Talat, dün daha iyisine karşı çıktığı bu anlaşmaya şimdi niye hangi gerekçe ile “Evet” dediğini halka açıklamak zorundadır.
Kim ne derse desin, Kıbrıs Türk tarafı bu anlaşma ile muazzam bir gol yemiştir Rumlardan.
Umarım mesele, KTFF yetkililerinin sadece basit bir şekilde “Kandırılma” olayından ibarettir.
Aksi taktirde ortada, ihanet şebekelerinin işbaşında olduğunu gösteren bir çok emare bulunmaktadır.
Bence KTFF yetkililerinin yapacağı tek şey, halktan özür dileyerek şerefleri ile derhal istifa etmeleridir.
ERHAN ARIKLI