DPUG’de taşlar artık yerine oturdu. Şimdi önemli konuları derinlemesine değerlendirebiliriz.

Öncelikli konu; elbette ki haziranda yapılacak yerel seçimler ve sağda ittifak meselesi.

Geçtiğimiz hafta bir otelde kapma giren DPUG kurmayları, konuyu değerlendirmiş ve ittifak konusunda gayri resmi yollardan UBP’nin nabzının yoklanması yönünde karar üretmişti.

UBP ise, yetkili kurullarında bu konuyu görüştü ve “Hükümet devam ettikçe asla” şeklinde bir karar üretti.

Arkasından UBP’nin önemli bir ismi, UBP’nin DPUG’ye kapılarını tam kapamadığını ve kapının “Gındırık” olduğunu söyledi.

Bu arada sağda iki partinin yerel seçimlerde işbirliği konusu gündeme oturunca, Hükümetin büyük ortağı CTP’den de telaşlı ve aykırı sesler yükselmeye başladı.

CTP yetkililerinin en hafif yorumu; “Böyle bir ittifak etik olmaz…” şeklinde idi.

Kıbrıs Türk siyasetine ÖRP vakasını yaşatan ve ortağı DP’yi bir gece içerisinde kapı önüne koyan CTP’nin, halka “Etik” dersi vermesi çok komik kaçmıştı doğrusu.

İşin özü şu;

Yerel seçimlerde işbirliği konusu, tamamen UBP ile DPUG’nin karar vereceği bir konudur. CTP’ye bu konuda söz düşmez.

Kutlay Erk’in dediği doğru ise ve CTP bu memleketin tek oyun kurucusu ise, ittifak kurulduğu takdirde CTP, istediği oyunu kurmakta özgürdür.

Korkudan karanlığa bağıran adam misali, bu konuda tehditler savuran Sevgili Kutlay Erk’e hatırlatmak istediğim bir konu var. O, Koalisyon pazarlıklarının yapıldığı dönemde ne CTP sekreteri idi ne de görüşmeci heyetinde yer alıyordu. CTP, masaya ilk oturduğunda DPUG heyetine; “Bize önce yerel seçimlerde UBP ile işbirliği yapmayacağınız konusunda söz vermeniz lazım” mealinde bir teklif getirmişti. Bu teklifi Serdar Denktaş; “ İsterseniz Partinin anahtarını da size verelim. Hükümet olmak başka, Yerel seçimlerde işbirliği başka konulardır” diyerek alaycı bir dille ret etmişti.

Dolayısı ile bu konuda CTP, DPUG’den cevabını yolun başında almıştır.

Gelelim UBP ve DPUG’nin yerel seçimlerde işbirliği yapıp yapamayacakları konusuna.

Yerel seçimlerde işbirliği şüphesiz Allahın emri değil. İki Parti anlaşamazsa kendi ismi ve amblemi ile seçimlere girer.

Ama her iki partinin tabanın da bu konu da oldukça istekli olduğu bilinmeli.

Bu ittifak başarılmazsa ve her iki parti yöneticileri, şahsi ego ve hırsları ile bu konuyu akamete uğratırlarsa, muhtemel bir başarısızlığın hesabını da tabanlarına onlar vermek zorunda kalacaklardır.

UBP, diyor ki;“Madem ittifak yapacağız, gelin ittifakı önce Hükümette gerçekleştirelim…”

Mevcut Hükümetin devamı iç siyasetin dayattığı bir zaruret olması bir yana, uluslararası konjüktür de KKTC’de bir Hükümet krizine müsaade edebilecek durumda değildir.

Kıbrıs konusunda görüşmeler bu kadar hız kazanmışken KKTC’de bir hükümet krizi son derece lüks kaçar.

Düşünebiliyor musunuz? Görüşme masasında Kıbrıs Türkünün geleceği konuşuluyor. Kaç bin kişinin evinden toprağından olacağı, içimize kaç bin Rum’un geleceği konusunda şiddetli pazarlıklar yapılıyor. Belki de birkaç ay sonra Ban efendinin paketini referanduma sunacağız. Ve bu yoğun süreçte DPUG, UBP’yi Hükümete taşımak için bir kriz çıkaracak. Bunu normal akılla izah etmek mümkün değil.

Bu konu önümüzdeki günlerde tartışılmaya devam edecek.

Şundan herkes emin olsun; Yerel seçimlerde işbirliği tabanın arzusu ise bunun önünde kimse duramaz.